17 Eylül 2007 Pazartesi

Tatil - Bölüm I - Portekiz

Bir kaç önceki yazıda da ipuçlarını verdiğim gibi geçen Pazartesi günü tam 2 hafta süren (çalışmaya başladıktan sonra 2 hafta bile başına "tam" pekiştirmesini hakediyor) tatilden döndüm. Tatilde önce Portekiz sonra da Almanya'ya ufak ziyaretlerim oldu. Bu bölümde tatilin Portekiz kısmını anlatıcam. Ardından da Almanya maceralrı gelicek...

Portekiz gezisinin ana durağı başkent Lizbon'du. Lizbon, Atlantik okyanusu kıyısında, Tagus adlı nehrin (Rio Tejo ordaki adıyla) iki kıyısına kurulmus bir şehir. Deniz ve aradan geçen nehir itibariyle İstanbul'u andırıyor bir miktar. Lizbon, ve Portekiz'in büyük bir kısmı, oldukça tarihi ve oldukça iyi korunmuş durumda. Dolayısıylada ülkenin büyük bir kısmı UNESCO tarafından Dünya Mirası statüsüne alınmış.

Şehrin temel turistik mekanları Belem, Bairro Alto, Baixa, Alfama, Alcantara; biraz daha şehir dışında da Sintra, Estoril ve Cascais var. Ülkede ulaşım çok rahat ve hızlı olduğu için bu yerlere hatta 350km uzaktki Porto'ya gitmek hiç problem olmuyor.

Lizbon hakkında biraz gezi bilgisi verirsek, Baixa ve Bairro Alto Lizbon'un en merkezi yerleri. Gece hayatı da daha çok bu bölgeler de aktif. Özellile Bairro Alto'da içkinizi alıp sokak çalgıcıları arasında dolaşmak keyifli. Ara ara da çukulata renkli abiler yanınıza gelip haşhaş ve koko arzu edip etmediğinizi soruyor.

Belem'de de Türçemize Belem Kültür Merkezi olarak çevrilebilecek mekan yine görülmeye değer. Burada çeşitli sergiler ve -sanırım- aklına esen çeşitli sanatçı/göstericilerin gösterileri oluyor.

Bence Lizbon'a gidipte yapılmadan dönülmeyecek şey bir akşam Clube de Fado'da fado eşliğinde bir akşam yemeği yemek. Gerçekten oldukça şık bir mekanda, ister Portekiz'e mutfağından yada daha tanıdık mutfaklardan leziz bir tabak ve fado iyi bir ikili.

Estoril (MotoGP pisti bu haftaki yarışa evsahipliği yaptı) ve Cascais da iki güzel sahil kasabası. Bizim Bodrum/Çeşme havasında genel olarak. Sintra'da ise Pena Palas yine görülmeye değecek yerlerden biri.

Bu blog yazısını da Portekiz'in ünlü fado sanatçılarından Mariza'nın Primavera adlı parçasıyla bitirelim...








3 yorum:

Harika dedi ki...

Onur'cum, sayende Portekiz'e gitmeden, neredeyse gitmiş kadar olduk. Çektiğin birbirinden güzel resimler ve anlatımlarınla bize oraları tanıttığın için çok teşekkür ederim. Bundan sonra da yapacağın gezileri, gördüğün yeni yerleri bizlerle paylaşırsan çok sevinirim. Umarım farklı yerleri ve kültürleri görmek bizede nasip olur. Harika

Unknown dedi ki...

Sintra'nin "coat of arms" [1] dikkatini cekti mi abi?

Orada bir restoranda gorudum ben bunu, "Aaa hayirdir, amca Turk galiba, bunu da degistirmis" demistim ama hikayesi baskaymis ;)

[1] http://en.wikipedia.org/wiki/Image:SNT.png

onurka dedi ki...

Cekmisti cidden sadece ay ve yildizin arasini biraz fazla acik tutmuslar ;)

Ama hikayesini bilmiyorum, simdi bakinca da bulamadim...

Hergun bu blogu ziyaret eden milyonlarca kisiyi aydinlatalim o zaman :)